30 Mart 2009 Pazartesi
amk ya
o değil de malın teki uludağda kendini öldürünce bu kadar yaygara koparıp artistlik yapan orospu çocuğu okan bu olay hakkında program yapacak mı?
H
bur_adil | 30.03.2009 21:56 |
helikopterin koltuğunu çıkartıp kızak yapan bi kişi,yanındaki diğer kişilerin cep telefonlarını bulabilecek kadar sağlam demekki sağlık olarak.bu olayda değişik şeyler var arkadaşlar,göreceksiniz değişik şeyler çıkacak bu işin içinden. |
koca habertürk yorumcularından tekinin beyne sahip olması ne acayip.
hulusi ibnesi
By Delibozan on Tuesday, November 14, 2000 - 02:34 pm:
lam orospunun am kılı pikachu.. sen daa ananın memesinden döllü sütü içerken ben küfür öretiodum la bebelere puştun her gün siktiii ibne..
mehtap internetin sonunun burası olduğunu söylemiş de yanılmış. internetin, muhabbetin sonu yukarıdaki linktir. işinizi gücünüzü bırakın sonuna kadar okuyun. mutluluk da huzur da orada.
lam orospunun am kılı pikachu.. sen daa ananın memesinden döllü sütü içerken ben küfür öretiodum la bebelere puştun her gün siktiii ibne..
mehtap internetin sonunun burası olduğunu söylemiş de yanılmış. internetin, muhabbetin sonu yukarıdaki linktir. işinizi gücünüzü bırakın sonuna kadar okuyun. mutluluk da huzur da orada.
28 Mart 2009 Cumartesi
onlar anlamadı
"Bir sinema filmi, en kestirme anlamıyla duygusal-düşünsel bir paylaşım hedefiyle üretiliyorsa, kurduğum o içsel dünyanın dışında kalan izleyici de en az bu film kadar "başarısız"dır diyebilirim rahatlıkla."
demiş tan tolga demirci gomeda için. yani ne demiş filmimi anlamadılar, onların suçu. daha da doğru çevirirsek "ben süper şeyler düşündüm, seyirci düşündüğüm şeyi anlayamadı, başarısızlar". haydaa. ne zamandır bu kadar komiğini görmedim. yine de efendi olalım tan a seslenelim: sayın mal, kimse sizin siktiriboktan filminizin "içine" girmek zorunda değil. fakat sizin göreviniz onları içeri sokmak(eğer amacın "içeri" sokmaksa. yoksa gayet dışlaya da bilirsin tabi). giremedilerse senin suçun. daha ne bık bık ediyosun amına koyim. yapamamışsın işte. olur öyle. de eğer izleyiciyi beğenmiyorsan sana siktir git o zaman demek zorunda kalacağım. ya da film çekme. yapma amına koyim madem öyle millet akıllanana kadar.
demiş tan tolga demirci gomeda için. yani ne demiş filmimi anlamadılar, onların suçu. daha da doğru çevirirsek "ben süper şeyler düşündüm, seyirci düşündüğüm şeyi anlayamadı, başarısızlar". haydaa. ne zamandır bu kadar komiğini görmedim. yine de efendi olalım tan a seslenelim: sayın mal, kimse sizin siktiriboktan filminizin "içine" girmek zorunda değil. fakat sizin göreviniz onları içeri sokmak(eğer amacın "içeri" sokmaksa. yoksa gayet dışlaya da bilirsin tabi). giremedilerse senin suçun. daha ne bık bık ediyosun amına koyim. yapamamışsın işte. olur öyle. de eğer izleyiciyi beğenmiyorsan sana siktir git o zaman demek zorunda kalacağım. ya da film çekme. yapma amına koyim madem öyle millet akıllanana kadar.
23 Mart 2009 Pazartesi
22 Mart 2009 Pazar
not life - muhteşem bir oyun
size henüz geliştirilmekte olan bir oyundan bahsedeyim. oyun demek biraz ayıp, hayat simülasyonu. ayrıca bir cd'yle falan gelmiyor yukarıda gördüğünüz gibi sırf bu oyun için özel üretilmiş bilgisayarıyla geliyor. monitörünüze, televizyonunuza takmakla hemen başlayabileceğiniz oyun açılır açılmaz size "yer" soruyor. Ben Turkey>Istanbul>Sisli>"Mahallem">"Bina Numaram">"Daire Numaram" yolunu izleyerek gayet şu an oturduğum evi seçtim. Mahalle genel olarak gerçeğine benziyor. Evin içi tabii ki sallama olmuş. Neyse bi böyle başlayabiliyoruz ya da tüm sorulara "random" diyip bilmediğimiz bi yerde kendimizi bulabiliyoruz. Oyunda tamamen özgürsünüz. Bayiden bir gazete satın alıp iş ilanlarına başvurabilir, başta seçtiğiniz karakter özellikleri sayfasında "iş: öğrenci/lisans/X Üniversitesi" diye seçip eğitim de görebiliyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi yaş, boy zart zurt özelliklerini de buradan seçiyoruz.
Bahsettiğim oyun kutusunun içinden bir de klavye çıkıyor. Her harfe atanmış bir komut var. Yani klavye sadece bu oyun için kullanılabilir ve size inanılmaz özgürlük sağlıyor.
Gelelim esas mevzuya. Dediğim gibi istediğiniz her l
Bahsettiğim oyun kutusunun içinden bir de klavye çıkıyor. Her harfe atanmış bir komut var. Yani klavye sadece bu oyun için kullanılabilir ve size inanılmaz özgürlük sağlıyor.
Gelelim esas mevzuya. Dediğim gibi istediğiniz her l
18 Mart 2009 Çarşamba
15 Mart 2009 Pazar
ben ninjayım be kardeşim!
bu ayki l-manyak'da kaan ertem, enstantane'lerinde benim "ben ninjayım" adını koyduğum bir eser yazıp çizmiş ki oy babayn diyorum. son yıllarda hiç bu kadar iyisini görmemiştim. "iyi ya ben de ninjayım". daha iyisi zor görülür.
asl? ye "5M Migros" cevabından yeni haberdar oldum hatırlayayım da bir daha güleyim.
bi de olacak o kadar. yıllarca boşuna mı sevmemişim bunu yoksa yayınlananlar eski bölümler mi? yani sonlarını hatırlıyorum da bu tadı o yüzden mi alamamışım? neyse ne güzel işte. hakkını helal etsin levent geçmişteki sözlerimden dolayı.
ibb de oyum topbaşa. şişlide mustafa sarıgüle(başka sarıgül de var(chp nöörüyon?)) muhtar farkmaz.
alıcam kağıdı bi sağa basıcam bi sola. bi sağa bi sola!
"oy verebilecek yaştaki" tüm tkp lileri bi ilçeye toplasak(sonuçta onlarınki de ütopya) bir belediye kazanabilirler mi? matematiksel hesabına hiç işim olmadığında bakıcam. birsürü muhtarlık alsınlar dedim de özel mülkiyet karşıtlığı - ikametgah senedi çatışması yüzünden emin olamadım.
tee lise 2 de yazdığımız "türkonot" adlı senaryoyu buldum geçen gün. türk astronot, uzay mekiğinden çıkıyor ve uzayda salınmaya başlıyor. aşağıdaki görevliler uzaya kadar çıkan bir merdiven yapmaya karar veriyorlar. astronot da hay sikiym fikrinizi gibi bişey diyo film bitiyo. maksat komiklik. de 2-3 yıl önce japonların uzaya kadar asansör fikri çıkmadı mı? hatta başında da türk mühendis var. bence bizim senaryodan çalmışlar. o değil komik gerçekten de şaka yapmıştık ciddisi de varmış. merdiven dedik asansör dedi.
makserle ilgili çok güzel planlarım var.
keşke kendi oyunumu yapsam. oy o kadar istiyorum ki. o kadar değil de az da değil yani. ara sıra çok. bazen hiç aklımda yok. zombili adam gibi oyun yok mesela. resident evil demeyin. adam gibi diyorum. da aman benim istediğim zombi falan değil. çok nefis proje de uzun. şimdi anlatılmaz.
"bitirmek" için girdiğim zombi filmleri izleme maratonumda kafamı bir kaldırdım baktım ki 40 da 1ini bile izlememişim.
emperyalizm, enformasyon, dezenformasyon, mülkiyet, yağma, yaşama hakkı, içgüdü, bilinç altı, etik, yaşama içgüdüsü, sığınma, yer altı, yaşam, ölüm, eski değerler, yeni değerler, takıntı, eğlenme isteği, yeniden doğum(bireysel ve toplumsal anlamda), ırk ayrımı, sınıfsal farklar, doğuştan veya sonradan kazanılan yetenekler, feda etme, ilerleme, değişme, yamyam olmama(kendi türünü yememek), doymak için değil yemek için yemek, içgüdüsel olarak yemek, insan eti yemek, ...
of sıkıldım zombi filmleri hakkında bir yazı yazacak olursam bunlar burada dursun. şimdi yazsam "zombi filmlerinden yola çıkarak mülkiyet hakkı" üzerine yazmak isterim.
asl? ye "5M Migros" cevabından yeni haberdar oldum hatırlayayım da bir daha güleyim.
bi de olacak o kadar. yıllarca boşuna mı sevmemişim bunu yoksa yayınlananlar eski bölümler mi? yani sonlarını hatırlıyorum da bu tadı o yüzden mi alamamışım? neyse ne güzel işte. hakkını helal etsin levent geçmişteki sözlerimden dolayı.
ibb de oyum topbaşa. şişlide mustafa sarıgüle(başka sarıgül de var(chp nöörüyon?)) muhtar farkmaz.
alıcam kağıdı bi sağa basıcam bi sola. bi sağa bi sola!
"oy verebilecek yaştaki" tüm tkp lileri bi ilçeye toplasak(sonuçta onlarınki de ütopya) bir belediye kazanabilirler mi? matematiksel hesabına hiç işim olmadığında bakıcam. birsürü muhtarlık alsınlar dedim de özel mülkiyet karşıtlığı - ikametgah senedi çatışması yüzünden emin olamadım.
tee lise 2 de yazdığımız "türkonot" adlı senaryoyu buldum geçen gün. türk astronot, uzay mekiğinden çıkıyor ve uzayda salınmaya başlıyor. aşağıdaki görevliler uzaya kadar çıkan bir merdiven yapmaya karar veriyorlar. astronot da hay sikiym fikrinizi gibi bişey diyo film bitiyo. maksat komiklik. de 2-3 yıl önce japonların uzaya kadar asansör fikri çıkmadı mı? hatta başında da türk mühendis var. bence bizim senaryodan çalmışlar. o değil komik gerçekten de şaka yapmıştık ciddisi de varmış. merdiven dedik asansör dedi.
makserle ilgili çok güzel planlarım var.
keşke kendi oyunumu yapsam. oy o kadar istiyorum ki. o kadar değil de az da değil yani. ara sıra çok. bazen hiç aklımda yok. zombili adam gibi oyun yok mesela. resident evil demeyin. adam gibi diyorum. da aman benim istediğim zombi falan değil. çok nefis proje de uzun. şimdi anlatılmaz.
"bitirmek" için girdiğim zombi filmleri izleme maratonumda kafamı bir kaldırdım baktım ki 40 da 1ini bile izlememişim.
emperyalizm, enformasyon, dezenformasyon, mülkiyet, yağma, yaşama hakkı, içgüdü, bilinç altı, etik, yaşama içgüdüsü, sığınma, yer altı, yaşam, ölüm, eski değerler, yeni değerler, takıntı, eğlenme isteği, yeniden doğum(bireysel ve toplumsal anlamda), ırk ayrımı, sınıfsal farklar, doğuştan veya sonradan kazanılan yetenekler, feda etme, ilerleme, değişme, yamyam olmama(kendi türünü yememek), doymak için değil yemek için yemek, içgüdüsel olarak yemek, insan eti yemek, ...
of sıkıldım zombi filmleri hakkında bir yazı yazacak olursam bunlar burada dursun. şimdi yazsam "zombi filmlerinden yola çıkarak mülkiyet hakkı" üzerine yazmak isterim.
14 Mart 2009 Cumartesi
pankart
Yukarıdakini açamayan aşağıdakini ne de güzel açmış. Takım gibi taraftar da parasız iş yapamıyor sanırım. Hoş takım paralı da bi bok yapamıyo da benim meselem değil o. Da yorum yapmadan edemeyeceğim büyük bayrak olur, afiş olur sponsorun logosunu kabul ederim de bu bildiğin reklam. Taraftar bir şirketin reklamını açarken ne hissediyor? Başka hangi takımın taraftarına reklam afişi tutturabilirsin? O değil şimdi bunlar kesin fb taraftarı değildir de azizin tuttuğu adamlardır=) Aslında aşağıdaki fotoğraf o kadar önemli ki fenerbahçeyi, tribinünü tanımak için. O kadarını siz düşünün.
Hoş fenerin pankart arası ne zaman iyi oldu ki? Azizi suçluyolar afişe, pankarta izin vermiyo diye de adam iyiliğiniz için yapıyor be kardeşim.
11 Mart 2009 Çarşamba
not
çok hızlı not alıyorum sonra uyuyorum.
pineapple express i yaklaşık 5 aydır indiriyorum sanırım. hep ilk gözden çıkan o oldu. çok ayıpmış. amerikanın şan of ded i gibi. yakın yani.
seven pounds(yedi yaşam) bu cuma vizyonda. çok memnun kaldım. mib le sevdim, henkok da kararsız kaldım, bu filmde emin oldum ki wil simit iyi adam. yok çok ciddi söylüyorum çok çok güzel bir film olmuş. öpüyorum.
nerdeyse unutuyodum seven pounds da "ezra"yı canlandıran woody harrelson'ın fanatik bir hayranı olduğumu söylemem gerekiyo. çok nefis bi adam. çok şey söylerim de bu kadar şimdilik.
wanted' da arabayla yapılabilecek aksiyon/komedinin son noktasının yapılması.
role models ın 2. yarısının feci eğlenceli olması da fenaydı. şu frp mi ne deniyorsa işte o da enfes heyecan. ayrıca başroldeki adam 500 yıldır zibidiyi oynuyo yazık ona.
fizy.org var çok sevdim. tink simpıl.
çekmem de çekersem "yalan" hakkında çekicem.
uv kitaplığım var artık. hayatımda ilk defa var. içinde kitap bile var.
iyi geceler yiğit. sanada.
pineapple express i yaklaşık 5 aydır indiriyorum sanırım. hep ilk gözden çıkan o oldu. çok ayıpmış. amerikanın şan of ded i gibi. yakın yani.
seven pounds(yedi yaşam) bu cuma vizyonda. çok memnun kaldım. mib le sevdim, henkok da kararsız kaldım, bu filmde emin oldum ki wil simit iyi adam. yok çok ciddi söylüyorum çok çok güzel bir film olmuş. öpüyorum.
nerdeyse unutuyodum seven pounds da "ezra"yı canlandıran woody harrelson'ın fanatik bir hayranı olduğumu söylemem gerekiyo. çok nefis bi adam. çok şey söylerim de bu kadar şimdilik.
wanted' da arabayla yapılabilecek aksiyon/komedinin son noktasının yapılması.
role models ın 2. yarısının feci eğlenceli olması da fenaydı. şu frp mi ne deniyorsa işte o da enfes heyecan. ayrıca başroldeki adam 500 yıldır zibidiyi oynuyo yazık ona.
fizy.org var çok sevdim. tink simpıl.
çekmem de çekersem "yalan" hakkında çekicem.
uv kitaplığım var artık. hayatımda ilk defa var. içinde kitap bile var.
iyi geceler yiğit. sanada.
8 Mart 2009 Pazar
1 Mart 2009 Pazar
Mission Failed
Evet 5 Mart'a sözüm vardı Dünya kurtulacaktı da olmadı, kısmet değilmiş. Olmayacağından emin olduğum şu gün de geri sayımı durdurdum. Neyse bunun hakkında söylenecek çok şey var da burası yeri değil. şöyle bir karışık girelim bakalım kolay değil neredeyse bir ay.
amerikalılar filmlerde "bol şans" dedirtecekleri zaman fransızca söyletiyolar ve sanırım okunuşu türkçeyle aynı. sadece fransızca konuşuyo taklidi yapıp bol şans diyolar.
men in black serisine bayıldım. yani filmde bi bok yok da matrix in falan götüne koyarmış(bunu açmam lazım da üşendim). ayrıca usa bayrağı gözükmeyen tek holivud yapımı bu mu ben mi göremedim?(2. filmde çük kadar gözüküyo da 1 de yok sanırım)
oscar hakkıyla verildi hindistan piyasasına giremeyen holivudun oscarı başka filme vermesi beklenemezdi, beklenen oldu. slumdog milyoner de benjamin batın ın bilmemnesi de boktan filmler. beş para etmez. yarışanlar arasında en iyi film wrestler dı. en iyi erkek de miki ruk'a.
nasıl tom henks forrest gump'dan daha forrest gumpsa miki ruk da koçtan daha koç, randy'den daha randy'dir(dikkat büyük laf).
benjamin batın forrest gump ın yeniden çevriminden öteye gidemez.
holivudun amish'lerle ilgili bir planı mı var? nasıl tesadüfse ardı ardına 3 filmde amish görmek?
"sex road" un unrated versiyonunun "unrated" tarihinde altın bir basamak olması?
v for vendatta yı çeviren sevgili kardeşim raskolnikov'un harikalar yaratmasına ne diyeceksiniz peki? şaka gibi bir çeviri öpüyorum.
zombi filmleri üzerine araştırma yapmamın gerekmesi
çok önemli: eğer bir gün zombi filmi yaparsan yeni bir şey yapmaya çalışma. asla. gayet basit. zombi koşamaz, alet kullanamaz. önce bir virüs yayılır sonra birileri farkeder ve bi yere sığınır. başka biyere gitmeye çalışırlarken yarısı ölür. gittikleri yere vardıklarında da film biter(tercihen mutsuz son). bu kadar basit. valla. sakın. sakın diyorum nefsine yenik düşme.
george romero tüm zombilerin babasıdır. muhteşemsin adamım seviyorum seni. tüm filmlerini izlemeden, filmlerdeki alt metinleri düzgün okumadan bu adama "en iyi zombi filmi yapan" diyen herkesin götü sikilsin.
ayrıca monkey shines i izleyip bu adamın "en az" hiçkok kadar başarılı gerilim yaratabildiğini göremeyip, önüne yüzlerce milyon dökemeyen yapımcı olduğunu sanmıyorum. demek ki romerocum kabul etmiyor bu teklifleri, gayet de iyi yapıyor.
hidrofil sargı bezi nin kutusu uzaktan napoliten e benziyor, nice canlar yakıyor.
kuduz aşısı acıtmaz da tetenoz 2 gün ağrıtır.
ısırıp kaçan köpeğin götünü siksinler.
kuduzla zombi arasında büyük bağlantılar var hadi okuyan bunu da bilsin.
aslında unutmamam gereken bir sürü şey vardı da buradan başka not alacak bir yerim olmadığından unutmuşum.
amerikalılar filmlerde "bol şans" dedirtecekleri zaman fransızca söyletiyolar ve sanırım okunuşu türkçeyle aynı. sadece fransızca konuşuyo taklidi yapıp bol şans diyolar.
men in black serisine bayıldım. yani filmde bi bok yok da matrix in falan götüne koyarmış(bunu açmam lazım da üşendim). ayrıca usa bayrağı gözükmeyen tek holivud yapımı bu mu ben mi göremedim?(2. filmde çük kadar gözüküyo da 1 de yok sanırım)
oscar hakkıyla verildi hindistan piyasasına giremeyen holivudun oscarı başka filme vermesi beklenemezdi, beklenen oldu. slumdog milyoner de benjamin batın ın bilmemnesi de boktan filmler. beş para etmez. yarışanlar arasında en iyi film wrestler dı. en iyi erkek de miki ruk'a.
nasıl tom henks forrest gump'dan daha forrest gumpsa miki ruk da koçtan daha koç, randy'den daha randy'dir(dikkat büyük laf).
benjamin batın forrest gump ın yeniden çevriminden öteye gidemez.
holivudun amish'lerle ilgili bir planı mı var? nasıl tesadüfse ardı ardına 3 filmde amish görmek?
"sex road" un unrated versiyonunun "unrated" tarihinde altın bir basamak olması?
v for vendatta yı çeviren sevgili kardeşim raskolnikov'un harikalar yaratmasına ne diyeceksiniz peki? şaka gibi bir çeviri öpüyorum.
zombi filmleri üzerine araştırma yapmamın gerekmesi
çok önemli: eğer bir gün zombi filmi yaparsan yeni bir şey yapmaya çalışma. asla. gayet basit. zombi koşamaz, alet kullanamaz. önce bir virüs yayılır sonra birileri farkeder ve bi yere sığınır. başka biyere gitmeye çalışırlarken yarısı ölür. gittikleri yere vardıklarında da film biter(tercihen mutsuz son). bu kadar basit. valla. sakın. sakın diyorum nefsine yenik düşme.
george romero tüm zombilerin babasıdır. muhteşemsin adamım seviyorum seni. tüm filmlerini izlemeden, filmlerdeki alt metinleri düzgün okumadan bu adama "en iyi zombi filmi yapan" diyen herkesin götü sikilsin.
ayrıca monkey shines i izleyip bu adamın "en az" hiçkok kadar başarılı gerilim yaratabildiğini göremeyip, önüne yüzlerce milyon dökemeyen yapımcı olduğunu sanmıyorum. demek ki romerocum kabul etmiyor bu teklifleri, gayet de iyi yapıyor.
hidrofil sargı bezi nin kutusu uzaktan napoliten e benziyor, nice canlar yakıyor.
kuduz aşısı acıtmaz da tetenoz 2 gün ağrıtır.
ısırıp kaçan köpeğin götünü siksinler.
kuduzla zombi arasında büyük bağlantılar var hadi okuyan bunu da bilsin.
aslında unutmamam gereken bir sürü şey vardı da buradan başka not alacak bir yerim olmadığından unutmuşum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)