28 Aralık 2008 Pazar
21
gizemle cerenin hediyeleri şaşırttı ve beğendirtti. he bi tek onlar hediye aldı diye demiyorum ama ikisinin de hediyesi son 20 yılda gördüğüm en iyi doğum günü hediyeleriydi. tamam abartıyo olabilirim alkışlayınca dönen ambulans ve mis gibi helikopter vardı. uçak da vardı geriye doğru gidince, araba, org.. neyse 21.
18 Aralık 2008 Perşembe
7 Aralık 2008 Pazar
nalet
4 Aralık 2008 Perşembe
zirvede bırak
milyon tane müzik aletini öğrenmeye çalıştım bin tanesini satın aldım öğrenirim diye de olmayınca olmuyor ne o hevesi ne de zamanı bulamadım muhteşem bi müzisyen olmak için. intikamımı dün ve bugün kadıköy barış manço kültür merkezinde iki konserde sahneye çıkarak aldım. zirvedeyim. bırakıyorum.
1 Aralık 2008 Pazartesi
30 Kasım 2008 Pazar
gerilla pazarlama
böyle birşey varmış çok sevdim.
gerilla pazarlama kavramının babası(diyolar) Jay Conrad Levinson şöyle bir öykü anlatmış.
“Ufak bir işyeri var mobilya satıyor. Etrafta ondan çok daha büyük mobilya mağazaları var. Yanındaki mağaza kocaman; mağaza boyunda bir afiş asmış “yüzde 60 indirim!”, diğer yanındaki ondan da büyük, “yüzde 75 indirim!” Ortadaki gerillanın ise ne bu kadar indirimi yapacak, ne de bu kadar büyük afiş asacak parası var. O da tam ortaya, kapısının üzerine şunu yazıyor: “Ana giriş”. İşte gerilla ruhu budur...” Ve Levinson bu hikayenin hemen ardından ekliyor; “Gerilla pazarlama bir süreçtir, bir olay, bir etkinlik değildir.”
fikur
şimdi mehmet'le bugünkü buluşmamız pek verimli geçti. birini çalarsınız diye söyleyemeyeceğim üç fikir. biri burada birini söylemiyorum sonuncusu ise 3.dünya ülkelerinin holivudu olma fikri. şimdi fikir şu ki bir sürü çocuk filmi çekilecek. böyle türkiyenin en güzel yerlerinde geçen süper çocuk hikayeleri. bunları da çok ucuza 3. dünya ülkelerine pazarlıycan. maliyetine. biz nasıl ağaç ev sevdasıyla geri zekalı olduysak onların çocukları da bizim filmlerimizi izleyip özensinler. maksat türkiye'nin özenilen bir ülke olması. sonuçta o çocuklar büyüycek türkiye hayaliyle falan. bence çok mantıklı. devletimiz düşünsün.
opera
haha şimdi fener için opera(bir diğer adıyla yarrağımı ye fener) izlenilmediyse ölünmesi gereken bir çalışma. neyse bunun o kadar çok versiyonu var ki. en eğlencelileri de yabancıların söyledikleri heralde. yüzlerce yabancıya söyletilmiş "fener için opera" başbakanımızın girebildiği youtube'da mevcut. yabancı versiyonlarını sürekli fetullah okullarındaki farklı farklı ülkelerden çocukların ilahi söylemesi gibi sıra sıra izliyorum. şimdi yeni nereler var diye bakarken israili gördüm. bi amcam uçaktan atlıyor, elinde kamera. paraşütü açtıktan sonra fener için operayı seslendiriyor. gördüğüm en aksiyon dolu versiyondu. öpüyorum. başbakan için: http://www.youtube.com/watch?v=65_QXrSJz14&feature=related
vedat bey.
hoho ulan ne yazmak için başladım ne yazıp yayınladım. iki cümleyi yan yana getirebiliyorsam beni buna heveslendiren insan vedat özdemiroğlu'dur. o bilmez ben ona çok şey borçluyum. hoş şimdi düşününce onun varlığı beni kötü etkilemiş de olabilir. bilmiyorum neyse. severim kendisini. o değil blogda son 10 yazı onu severim bunu severim oldu. hay allah azcık şeyi, kişiyi severim herşeyin listesini yapıyorum hiç hayra alamet değil. evet artık konuya girebilmek istiyorum. biri bana bi gün bir şiir kitabına sahip olabilmek için sabırsızlanacaksın dese siktir derdim. ama büyük söz etmemek lazım vedat özdemiroğlu'nun "beşiktaş şiirleri". tüm kitapçılardaymış gidip birinden almak gerek.
beşiktaş şiirleri
beşiktaş'ı çok seviyorum. fazla. çocukken çok ağladım onun için. hoş 1-2 sene önce de çok ağladım da artık daha mantıklı seviyorum. uzaktan. uzaktan ama çok. beşiktaş kadar beşiktaşlılığı da seviyorum. aşığım. yıldırım demirören güzelim ahşap binayı yakıp plaza yapmak isteyen puşttur benim için. ama ahşap kadar kolay yanmayacak birşeyden bahsediyoruz. yandığında tüm türkiyeyi, dünyayı yakabilecek bir takımdan. mehmetle şakalaştık daha bugün fenerin taraftar buluşma mekanı "yuğurtçu parkı"ymış. bizimki "şairler parkı". tesadüf tabi. ama birçok şeyi özetliyor. mantıkla tutulan tek takım olabilir beşiktaş. mantıkla, karakterle aşkın bu kadar güzel, yoğun birleştiği bir sevda. her takımın onun için "ölebileceği" taraftarları olur. beşiktaşlı sadece kulüp için değil dava için ölür. beşiktaş büyük bir dava. çok çok büyük bir dava. sevinmek için sevmedik. salak ve basit bi slogan gibi duruyo ama değil. birçok şeyi özetleyen bir slogan. kim beşiktaşlı olurun cevabıdır. sevinmek için sevmeyenler. ya da sevindiriyo diye sevmeyenler.
En sevdiğim tezahüratın spiker tarafından sikilmesini de koyayım da tam olsun. kumandada spiker sussun tuşu isteyen kitlenin mensubuyum.
başbakanımız sayın recep tayyip erdoğan için daha güzel kaydın linki:
http://www.youtube.com/watch?v=-Ayq90r3VaI&feature=related
"ben muhalif olduğum için beşiktaşlı olmadım, beşiktaşlı olduğum için muhalif oldum"
Eşber Yağmurdereli
En sevdiğim tezahüratın spiker tarafından sikilmesini de koyayım da tam olsun. kumandada spiker sussun tuşu isteyen kitlenin mensubuyum.
başbakanımız sayın recep tayyip erdoğan için daha güzel kaydın linki:
http://www.youtube.com/watch?v=-Ayq90r3VaI&feature=related
29 Kasım 2008 Cumartesi
möö
ben bir şeyi hiç sorgulamadığımı farkettim. hayvanlı filmlerin hepsinde her tür hayvan birbiriyle iletişim kurabiliyo, konuşabiliyo. nası oluyo mına koyim bu?
hadi öyle, mümkün diyelim bence kargalar kimseyle konuşmaz.
hadi öyle, mümkün diyelim bence kargalar kimseyle konuşmaz.
demir çelik
şimdi firefox'u çok severim. çok çok uzun zamandır da kullanırım da çok kritik hatalar yapıyo bazen. mesela 4-5 ay önce el emeği göz nuru biriktirdiğim yer imleri silindi durup dururken. göt gibi kaldım tabi geri de getiremedim. son zamanlarda da internetten video izlerken sorun yaşıyorum. yükledim diye gösteriyo takılıyo ediyo falan. eehh neyse ne işte herkeste öyle mi bilmiyorum ama bende bu sorunlar var ve google chrome adam olsa da çabucak tarayıcımı değiştirsem.
27 Kasım 2008 Perşembe
Kadir Has Üniversitesi'nde Sansür!
Kadir Has Üniversitesi yönetimi Sinema Kulübü HasSinek'in izinli, imzalı afişlerine sansür uygulayıp gizlice kampüs içindeki panolardan toplatmıştır. Sinemada sansüre alışkın bu topraklar. Demek ki sıra sinema kulüplerinde. Sansür hakkında ayrıntılı bilgiye kulübün internet sayfasından ulaşabilir, destek verebilirsiniz.
Sen de bu yazıyı kopyalayıp bloguna, internet sitene koy destek ol.
25 Kasım 2008 Salı
gökhan özen pornosu
ziftli sütlaç falan diyince gökhan dabak'ın reçel'i geldi aklıma. google desktop amca da bulamayınca şarkıyı internette aradım. radipshare. indirdim açtım gökhan özen çıktı. hay allah çocukken bayramlarda show tv kırmızı nokta yerine saçma salak programlar gösterirdi. bir heyecanla gizli gizli aç belgesel çıksın. o hesap.
reçel inene kadar aşağıdakiyle idare edilebilir.
reçel inene kadar aşağıdakiyle idare edilebilir.
80s
70ler 80ler muhabbetlerinden hiç hoşlanmıyorum. partisi bilmemnesi. çok aptal salak aktiviteler. ama 10-15 yıl sonra 90lar partileri coşacak ki ben onu bekliyorum.
fermuar dergisi
i love diavlo
diavlo yazı karakterini o kadar çok seviyorum ki. yağ yağ. bi de melika acar leman'a döndü sevindirici. ziftli sütlaç da geri döndü o da sevindirici. son olarak metin fidanı fazla seviyorum.
24 Kasım 2008 Pazartesi
Bahadır Akkuzu
kurtalan ekspres'i çok seviyorum. aşığım. sevişmek istiyorum kurtalan ekspresle. bi erkeğe aşık olcak olsam bahadır akkuzu'ya aşık olurdum. anlatmaya gerek yok onu, anlat anlat bitmez bi de.
aa çok duygusal adam oldum da bi ara bişeyler yapmak lazım bu konuda.
aa çok duygusal adam oldum da bi ara bişeyler yapmak lazım bu konuda.
23 Kasım 2008 Pazar
sensin lan spamci!
melek
"benim annem bir melek" şu an türk televizyonlarında izlenebilecek tek düzgün yapım. izlemesem de öyle. yani ne biliym küçük çocuğum olsa televizyonda bi tek bu diziyi izlemesine izin verirdim.
düzeltme: yok bez bebek'i de izletirim. bak onu ben de izliyorum hem.
düzeltme: yok bez bebek'i de izletirim. bak onu ben de izliyorum hem.
yığınla kitap, Oidipus, Macbeth..
Kaygıyla çarpıyor yüreğim
Ey muhteşem Yiğit ***
Çığlıklar, bu dualar
Sana yükseliyor kutsal bir ürküyle!
Her gün bir kaç yazı giren sen
Blog için tasarladığın ne,
Bunca zamandır alıştırıp
Şimdi bu kısırlığın sebebi ne?
Söyle bana sen ölümsüz ses
Altın umudun çocuğu.
haha bu ne ya süper=) ceren hanfendi delirmiş yazmış.
22 Kasım 2008 Cumartesi
21 Kasım 2008 Cuma
osmanlı cumhuriyeti
osmanlı cumhuriyeti bu hafta vizyona giriyor. internette adam gibi reklamı yok. sırf salaklık ben söylim. en az %30 daha fazla izleyici elde ederlerdi adam akıllı bi internet stratejisi uygulasalardı. hala basın bülteniyle götürüyor işleri bizim filmler ki aptalca. neyse buna yakında bir çözüm bulucam.
kirk lazarus
hoho tropic thunder'ı açtım yatağa gitmeden sesi kontrol edeyim diye 5. dakkaya falan geldim. bi fragman. robert downey jr' ın bi filmi. dedim bu herif de iice göt oldu sevmiyorum artık. sonra dış ses 5 bilmemne ödüllü oyuncu "kirk lazarus" dedi. haydaa o kadar mı benzer bi insan. filmin adı satan's alley. imdb'de arıyorum yok. neyse sıkıldım gerçek fragman değilmiş de şakaymış işte. güzel fikir bence.
20 Kasım 2008 Perşembe
red bahçeşehir üniversitesi'nde
şimdi yine bilmeyen bilmez ben red'i çok severim. bahçeşehir üniversitesi'nde bi derste bişiyi yapılacakmış yarın iki buçuk beş buçuk arası. ama iş var gidemeyeceğim o zaman khas'a getirmek lazım gelir.
19 Kasım 2008 Çarşamba
ne istediniz ondan?
bi bakkala 5 tane veriyodunuz, 1 yıl sonra kullanma tarihi geçen satın alınmamış 2 taneyi alıp götürüyordunuz. 2 elmalı biskrem mi batırcaktı seni orospu çocuğu ülker? hağ? neden elmalı biskremimizi elimizden aldın. daha önce söyleseydin bari hem senin stoklarını bitirirdik hem de zor durumda kalmazdık.
Süpermen Aranıyor!
En iyi tasarımı(!) yapan, photoshop ve freehand kullanımında dünyanın en iyisi, deneyimin "alasına" sahip hızlı iş çıkaracak ve bunları bir maaş karşılığında yapacak süpermen aranıyor. Şirin bir dille eleman arıyorsunuz anlarım da sanki gerçekten bu özelliklere sahip birini arıyorsunuz gibi. Bulursanız haber verin kaç para maaş verdiğinizi sorucam.
17 Kasım 2008 Pazartesi
yütü
yıldız teknikten tanıdığım o kadar çok insan var ki. bence ytü'de okusaymışım bile bu kadar tanıdık edinemezmişim ytü'den.
oybabayynn
semum'u izliym dedim az biraz. az biraz da izledim sevdim. lan onu bunu bırak da daha 3 saat olmadı youtube'un kapalı olmasıyla ilgili küfür edeli. şimdi açık. mesela kapanmasa da mis gibi olsa.
özgeç
valla saat beş olmuş uyku gözümden akıyo falan zerre sikimde değil. sabah damak ve napoliten almıştım yememişim şimdi hatırladım. damak+napoliten. gerçekten efsane bir ikili. neyse bi de bunları yerken özgeçmiş yazıyorum. alttan da alf 16. bölümü izliyorum. dinliyorum.
viva no ma'am!
of şu an o kadar mwc izleyesim var ki. ölebilirim. hatta al bundy'nin açlıkla ilgili bir sözünü de paylaşayım yeri gelmişken:
İşte benim açlığımı, açken delirdiğim anları çok da güzel anlatan bir söz. neyse işte özellikle "HOT OFF THE GRILL" ve "WE'LL FOLLOW THE SUN" ve ve o güzel müzikle "BUT I DIDN'T SHOOT THE DEPUTY" isimli bölümleri izlemek istiyorum.
hat of dı gıril den bir fotoğraf, sayko ded'den de bir vidyoyla bitirip hassinek'in evli ve çocuklu bitirme partisi düzenleyeceğini belirtmek istiyorum.
Video yanda.
Bana yiyecek bir şey ver veya beni başka bir şeye yem et. Beslenme zincirinin bir parçası olmak istiyorum artık!
İşte benim açlığımı, açken delirdiğim anları çok da güzel anlatan bir söz. neyse işte özellikle "HOT OFF THE GRILL" ve "WE'LL FOLLOW THE SUN" ve ve o güzel müzikle "BUT I DIDN'T SHOOT THE DEPUTY" isimli bölümleri izlemek istiyorum.
hat of dı gıril den bir fotoğraf, sayko ded'den de bir vidyoyla bitirip hassinek'in evli ve çocuklu bitirme partisi düzenleyeceğini belirtmek istiyorum.
Video yanda.
16 Kasım 2008 Pazar
berbere gitmeyenin saçı uzar
şimdi bu cumartesi çektiğimiz video için isim düşünüyodum. oturup düşünmedim de aklımdaydı yani. neyse anlamadığım şeyler çektik isminin de bi acayip olması gerekiyodu. of konuya girememek diye kitap yazarım 895 sayfa da onda bile giremem konuya hiç satmaz. takdir ettiğim sinemüslim ekibi "berbere gitmeyenin saçı uzar" isimli bir kısa film çekmiş. film kötü de isim... oy babaynn dedim duyunca.
red'ciğim ayıp ediyorsun
15 Kasım 2008 Cumartesi
gırgır?
dün bi kanalda reklamını gördüm. gırgır şöle böle geri dönecek diye. tv ye reklam verebildiklerine göre marka bi holding tarafından satın alınmış, kadrosu yenilenmiş falan. tutmayacağı kesin de haber veriym dedim.
14 Kasım 2008 Cuma
o
film izlemek için mükemmel, yiğit için çok çok boktan bir gün. o zaman 1001. defa batı beyrut'u izleyelim. forıst gamp da olur.
13 Kasım 2008 Perşembe
filmimimimmimmimimimim
başlığı üşenmeden okuyana çokonot vericem. ama bunu okumadan önce okuduysa. ilk başta yani. neyse 37 ekran tv'm yanımda. karşısında z1 var misler gibi. boom da sandalyenin üzerinde. birazdan atv deki uyuz karı başlıycak basıcam kayıt düğmesine olucak biticek. en zevkli çekim anım bu heralde. onun da haricinde proje dosyası hazırlamak ne boktan yorucu ve zor bi işmiş arkadaş!
mutlu parkan
mutlu parkan çok ... bulduğum bir adam. bulamadım ne söylesem de seviyorum işte. onun haricinde açıldığında http://www.agf.com.tr adresine bakıcam unutmayayım.
12 Kasım 2008 Çarşamba
neden özgür televizyon?
çünkü aşağıdaki muhteşem programı hiçbir bildiğimiz tv kanalı yayınlayamaz da ondan.
sadece takılıyoruz
götümü yırtıyorum selam verdiğin adamı da seçeceksin diye. sevdiklerime yırtıyorum tabi. kötü oluyorum sonra. alakasız da olsa onu çağrıştırdı aşağıdaki iki vidyo. bayhan birinci vidyoda çelik ve ercan saatçiyle takılmış. biri manitasını kadir inanır sikmek istedi diye reklam yapan bi göt, diğeri zaten örneğe gerek bırakmayan bi puşt. ikinci vidyoda bayhan kutlu esendemir'le. güzel bi adam. izleyince ne demek istediğim daha kolay anlaşılacak.
1 - 2
1 - 2
bayhan gürhan
günlerdir bayhan vidyoları izliyorum ordan burdan. çıktığında da severdim şimdi daha çok seviyorum da tam çözemedim adamı. müslüm son dönemlerinde 2 şarkı söyledi entel arabeskçi oldu paraları götürdü. e bu çocuk girer girmez öyle girdi-ki çok da içten girdi- olmadı. bi yerden sonrası şans tabi. duyduğum, gördüğüm en acayip sahne şovlarını, canlı performansı adam sadece durduğu yerden yapıyor ve kesinlikle ruh hastası. ne şekil olsun diye hareketleri ne de planlı programlı. ruhu hasta, davranışına şarkı söyleyişine yansıyor. uzatmaya gerek yok anlaşılamamış insanlardan biri olarak tarihe karıştı işte.
azizim
nasıl azimli bi müteahhitse* artık temeli attıktan sonra 3 hafta geçmedi 5. kattalar. vay babağn kemüğüne diyorum ananeme selam gönderiyorum.
*müteahhit -di
isim Arapça mute¤ahhid
isim Arapça mute¤ahhid
Yüklenici: "Bundan sonra müteahhit eline çay verenin burnuna karıncalar dolsun!"- A. Dino. |
10 Kasım 2008 Pazartesi
yiter
9 Kasım 2008 Pazar
aslında
kitap yazıcam bi ara. ama daha var yani ona vaktim yok şimdilik. aslında ceren bu blogu baştan okusa herşeyi not alsa keşke. birsürü fikrimi buraya yazıyorum neredeyse %0.001'ini falan. yani burada bir sürü yapacağım ya da bakacağım şeyi yazmış, sonra da unutmuş olabilirim. neyse kitap fikri akılda da sonra anlatırım.
full metallica mp3
yıllar sonra(çok) pileylistime metallica koydum. full metallica mp3. fetullah gülen izledim. fetullah bateri çaldı ben izledim. hay allah valla tüm şarkılarını dinledim az biraz en iyi uyanı hangisi diye. hem çok sevdiğimden hem de bu ağlamaklı gözlere çok yakıştığından turn the page'i seçtim. işim gücüm olmasa kurgularım turn the page'le fetullah güleni. işim gücüm olsa bunları yazacak zamanı bulabilir miydim? cevap veriyorum evet. madem böyle acayip keywordler bir araya geldi daha da bir coşalım. bakire kızlar. liseli kız. kız msn'leri.
not: yazıyı anlamak için buraya bakılmalı önce.
not: yazıyı anlamak için buraya bakılmalı önce.
Etiketler:
çıplak kızlar,
fetullah gülen,
kız msn'leri,
metallica
ressam amcam
eski hayatımda ressammışım ben. bu hayatıma gelirken tüm yeteneklerim gitmiş, sadece çizme isteğim kalmış. ne adaletsiz mına koyim.
sonradan gelen not: am yazmak ayıp diye değil.
sonradan gelen not: am yazmak ayıp diye değil.
fikirfukur
sinema hakkında konuşmayı seviyorum, hatta sevmekten öte zevkler alıyorum. sebeplerini yazmaya gerek yok. bugün yine yeni yeniden sanat nedir'i tartıştım kendi içimde. onun da sonuçlarını yazmaya gerek yok. bir futbol maçı modern sanata göre kesinlikle bir sanat eseri. maç olmasa da bir futbolcunun performansı modern sanat. hazırlanılıyor ediliyor sergileniyor bir performans var sonuçta ortada. dans sanatsa futbol da sanat(moderen). burdan yola çıkarak hoş bir fikir geldi aklıma ama yazmam buraya. fikir sonuçta. aslında film nasıl olur diye de bir tartışmam var kendi içimde. onu henüz sonuçlandıramadım bu fikirle çatışıyorlar az biraz. neyse işte bu filmde mehmet ve kaan başrolde olucak ben yöneticem. aslında yönetmiycem martin o'brein yöneticek filmi ben resim seçicem. daha da aslında onlar da başrolde değiller. karışık oldu da bitmeden anlatamam buradan filmi.
8 Kasım 2008 Cumartesi
yeni film
jelal toufic'in dersi için bir film çekeceğim ki güzel bir başlangıç olabilir video art'a. görsel olarak güzel bişey olucak da content zayıf baya. hatta salakça gibi. bi zeka pırıltısı yok. fakat o görselliği yaratabilip içerik-görsellik dengesini kurmam için böyle basit bir şey yapmam daha kolay olacak başta. neyse hafiften storyboard'umsu şeyler çizmek lazım ki tufi'ye gösterelim derste.
onur ünlü'nün ikinci filmi "Çocuk"tur!
Günesin Oğlu her yerde onur ünlü'nün ikinci filmi diye tanıtılmakta. sebep onur ünlü'nün çocuk'tan utanması mıdır? yapıcak bişi yok onurcuğum senin ikinci filmin türkiye'nin en kötü filmi olan çocuk'tur. kaçamazsın, kurtulamazsın.
5 Kasım 2008 Çarşamba
uyumadan önce
fantaziler ve korkuk ne güzel bir kitap fakat okuyamıyorum neden bilemedim çok sevdim fakat bi oturuşta 2 sayfadan fazlasını okuyamıyorum.
sonra otobüs ne güzel bir film. tunç okan'ın. derdini bu kadar net aynı zamanda da göze sokmadan anlatabilen film az bulunur. izlenmeli.
sonra eski türk filmlerinde ne güzel müzikler yapılıyormuş sonra ne değişti de bu hale geldik bilemedim.
en son üç maymun'u bir nbc fanatiği olarak hiç sevmediğimi belirtmek isterim.
sonra otobüs ne güzel bir film. tunç okan'ın. derdini bu kadar net aynı zamanda da göze sokmadan anlatabilen film az bulunur. izlenmeli.
sonra eski türk filmlerinde ne güzel müzikler yapılıyormuş sonra ne değişti de bu hale geldik bilemedim.
en son üç maymun'u bir nbc fanatiği olarak hiç sevmediğimi belirtmek isterim.
acaba?
acaba ben yazısı okunurken kafanın içinde sesi canlanan biri miyim? şöyle anlatiym bi adamla tanışmıştım portakalda. manyağın teki. film manyağı bir gay falan. neyse bu facebook'a bişi yazmış okurken farkettim ki sanki kafamın içinde kelimeleri bağıra bağıra söylüyor. onun o acaip sesinden onun o acaip yazıları. bilemedim kimseye öyle olmamıştı galiba daha önce. yatiym de melis behlil'in dersini 1234'inci kere kaçırmayayım.
ac/dc
can eysidisi çok ilginç bir klibe imza atmış. gerçekten tebrik edilecek bir hareket. buradan indirin. big balls diyerek bitirmek istiyorum.
zeynep özbatur
ilk defa girebildim dersine bugün. bugün de giremiyordum da denk geldi girdik. jalal'le onun dersi birşey öğrenebileceğim 2 derstir bu dönem. dersin sonunda da kavga ettik kadınla. daha doğrusu o benimle kavga etti. ilk başta anlamadım baktım ciddi ciddi kavga ediyo 3. sınıf öğrencisi nasıl böyle bi soru sorabilir gibi salak çıkışlar yapıyo bende kavga etmek zorunda kaldım. sorum şuydu ki
kadın bunu
olarak algılayıp ilginç bir savunmaya geçti.
neyse ne diyoduk jalal'in dersi kral. kendisi de kral aslında bi ara onun hakkında da yazıcam galiba benden bile çok beğeniyor kendini(ben bu cümleyi anlamadım). zeynep özbatur'a gelecek olursak hoş bir kadın. fiziksel olarak da zihnen de hoş bir kadın. son dakka gölü yememe rağmen sevdim hocalığını.
kendini kanıtlamış bir yönetmen misal nuri bilge ceylan eğer parası da varsa neden zeynep özbatur'la çalışsın, zeynep özbatur ona ne ölçüde, ne gibi katkı sağlayabilir?
kadın bunu
koca nbc neden senle çalışsın ki hiçbir işe yaramıyorsun sen ve tüm yapımcılar
olarak algılayıp ilginç bir savunmaya geçti.
neyse ne diyoduk jalal'in dersi kral. kendisi de kral aslında bi ara onun hakkında da yazıcam galiba benden bile çok beğeniyor kendini(ben bu cümleyi anlamadım). zeynep özbatur'a gelecek olursak hoş bir kadın. fiziksel olarak da zihnen de hoş bir kadın. son dakka gölü yememe rağmen sevdim hocalığını.
Etiketler:
jalal toufic,
nuri bilge ceylan,
zeynep özbatur
jelal egeyn
adam iyi güzel de galiba o dersi geçmem için çok okuyup çok yazmam gerekiyor. bu da güzel severim de türkçe olsaymış mis olucakmış.
hiçbir yaptığımdan pişman olmadım
siktir lan! nasıl hiç pişman olmazsın? dünyanın en büyük kendini avutma çabası bence. ya da kendini beğenmişlik. halbuki en basit insani duygulardan biri pişman olmak ve utanılacak bir tarafı da yok. mesela ben hergün(her) en az 3-5 şeyden dolayı pişman oluyorum. ya yaa. neyse bu lafı edenlere daha ağır yazıcaktım da yazarken hevesim kaçtı.
2 Kasım 2008 Pazar
şerif gören
ne güzel bir adam, ne güzel filmler.
buradan köprü'yü kese kese içine eden analtürk kanalına küfürlerimi borç bilirim.
buradan köprü'yü kese kese içine eden analtürk kanalına küfürlerimi borç bilirim.
Göt Tutuşması
Aşk Tutulması ilk haftasında 60.000 kişi tarafından izlenmiş. hoho bi tek saraçoğlu gitmiş filme. şimdi götleri tutuşmuş heryerde reklamlar, koşuşturmaca. olmaz güzelim olmaz. matematik işi. türkiyenin %20si fenerbahçeliyse sen %80'e bu filme gelme diyorsun. Film fenarbahçe filmi değil aşk filmi diye götlerini yırttılar fragmanda görünen iki renk var sarı, lacivert.
neyse işte demek ki neymiş hem fenerlileri avlarız hem de aşk filmi işte formülü olmuyomuş. geçmişten eski açık sarı desene örneği var fena gişe yapmamıştı ama yine de beklenenin çok çok altındaydı izleyici sayısı. aşk tutulması ise bu arada kalmışlıkla nbc filmlerinden bile az izlenip bana göre bi romantik komedinin kırabileceği en büyük rekoru kırmıştır.
hezimet sebebini örneklerle açıklayalım. eski açık sarı desene bir galatasaray filmiydi. galatasaraylılar dedi ki kendi takımımın filmi hem merak hem destek gidelim. gidildi. galatasaraylı olmayanlar gitmedi tabi.
aşk tutulmasında ise şöyle bir fark var. fenerliler gidelim bak fenerli var falan dediler filmin kadrosu hep bir ağızdan film fenerbahçe filmi değil dedi taraftar afalladı gidip aşk filmi mi izliycem lan dedi gitmedi. aşk filmi izleyicileri ise aa ne yakışıklı çocuk ne güzel hem de ünlü kız müzik de tanıdık gidelim dediler. bi fragman izlediler aa evlerinde kaçmaya çalıştıkları renkler, bağırış...futbol. ne gitcem diyip mustafaya falan gittiler.
ya yaa böyle işte. çok basit bir matematik. madem böyle büyük işlere imza atmaya çalışıyorsunuz oturup düşüneceksiniz.
sonuç: 60.000 ne ya=)
neyse işte demek ki neymiş hem fenerlileri avlarız hem de aşk filmi işte formülü olmuyomuş. geçmişten eski açık sarı desene örneği var fena gişe yapmamıştı ama yine de beklenenin çok çok altındaydı izleyici sayısı. aşk tutulması ise bu arada kalmışlıkla nbc filmlerinden bile az izlenip bana göre bi romantik komedinin kırabileceği en büyük rekoru kırmıştır.
hezimet sebebini örneklerle açıklayalım. eski açık sarı desene bir galatasaray filmiydi. galatasaraylılar dedi ki kendi takımımın filmi hem merak hem destek gidelim. gidildi. galatasaraylı olmayanlar gitmedi tabi.
aşk tutulmasında ise şöyle bir fark var. fenerliler gidelim bak fenerli var falan dediler filmin kadrosu hep bir ağızdan film fenerbahçe filmi değil dedi taraftar afalladı gidip aşk filmi mi izliycem lan dedi gitmedi. aşk filmi izleyicileri ise aa ne yakışıklı çocuk ne güzel hem de ünlü kız müzik de tanıdık gidelim dediler. bi fragman izlediler aa evlerinde kaçmaya çalıştıkları renkler, bağırış...futbol. ne gitcem diyip mustafaya falan gittiler.
ya yaa böyle işte. çok basit bir matematik. madem böyle büyük işlere imza atmaya çalışıyorsunuz oturup düşüneceksiniz.
sonuç: 60.000 ne ya=)
darbe
allahtan darbe yapıp yönetimi ele geçirme planını uygulamamışım. yoksa şu son bir haftada avrupaya çok kötü haber olurduk. 3000-4000 kişinin(çoğu çocuk) taranarak öldürülmesi büyük haber olurdu sanırım.
bu konuyla alakasız olarak acaba siyasi parti forumlarında o sloganı biz yazdık çaldılar gibi kavgalar oluyor mu merak içerisindeyim.
bu konuyla alakasız olarak acaba siyasi parti forumlarında o sloganı biz yazdık çaldılar gibi kavgalar oluyor mu merak içerisindeyim.
google desktop
sinan çetin
ne kendisi adam ne firması. yönetmenliğini başarılı buluyorum. yani anlatmak istediğini gayet güzel anlatabilen biri ama malesef boktan bir adam işte. en son atv de nebil özgentürk'ün adını unuttuğum bir projesine kısa film çekmiş. al izle sinan çetin nasıl bir adam gör. askerle halkı karşı karşıya getirme isteği. askerliğe karşı olursun ayrı onun hakkında film de çekebilirsin, paşaları yerin dibine de sokabilirsin de eğer erlerle dalga geçersen onları-ki onlar, onların karşısına koyduğun halkın ta kendisi- salak yerine korsan niyetini zihniyetini sikiym derim gayet de güzel ederim.
1 Kasım 2008 Cumartesi
hassinek'in yeni logosu
İşte yukarıda hassinek'in yeni logosu. Rodolfo Biglié den rica ettik biraz mırın kırın etti ama sonra ne demek olur tabi dedi. hayırlı olsun.
31 Ekim 2008 Cuma
hassinek
kadir has üniversitesi'nin en kral kulübü olan hassinek'e yeni bir site geliyor. acıta acıta geliyor ama olacak gibi. joomla'yı yıllar olmuş kullanmayalı feci hamlamışım çok yavaş gidiyorum. onun haricinde farkettim ki khassinek.com'un pagerank değeri 5 olmuş. artık pagerank'a değer vermeyen biri olsam da yine de sevindirdi beni.
yibisthemovie
yase yıldır bana ithafen yapmış bu filmi. filmin okumasını yapamadım bi türlü o yüzden bu iyi bişey mi kötü bişey mi çözemedim ama filmin ne dediğini çözene kadar tenk yu yasemin yıldırım.
not: illa okuyacaksam şudur filmin hikayesi. süperlikten üçüncü gözü açılmış olan yiğit'i yukarılardan bir süper güç farkeder ve yanına çeker. bundan sonraki yıllarda filmin yapıldığı tarih olan 28 Ekim'i kandil olarak kutlayacağız.
not: illa okuyacaksam şudur filmin hikayesi. süperlikten üçüncü gözü açılmış olan yiğit'i yukarılardan bir süper güç farkeder ve yanına çeker. bundan sonraki yıllarda filmin yapıldığı tarih olan 28 Ekim'i kandil olarak kutlayacağız.
29 Ekim 2008 Çarşamba
yasaklasak da mı saklasak?
ben devlet olsam bu blogu kapatırdım. bu ne lan erkek adam tango giyer mi mango yer mi?
not: çok yazasım var saçmalıyorum yapacak birşey yok.
not3:
not2:
not: çok yazasım var saçmalıyorum yapacak birşey yok.
şey
isim Arapça şey¢
1 . Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz: "Bana sen pek çok şey kazandırdın."- R. H. Karay. |
2 . Nesne, madde: "Asıl zorluk belki öğrenilmesi lazım gelen şeylerin değil, unutulması gereken şeylerin çokluğundan gelir."- A. Ş. Hisar. |
not3:
mango
isim, bitki bilimi Portekizce manga
isim, bitki bilimi Portekizce manga
Hint kirazı. |
not2:
tanga sözü bulunamadı.
tango deneyimleri
daha ayrıntılı yazıcam yakında da ilk anım şudur: oturdum klozete yaktım bi sigara aldım fantaziler ve korkuk'u elime okuyorum. bir iki dakika sonra farkettim ki iki bacağımı birbirine bağlayan kırmızı bir ip. hay allah tangayı o pozisyonda görmek de varmış kısmette. hayat işte.
genç bakış
neden hala genç bakış'a bir alternatif çıkamadı? izlenen bir format sonuçta. Abbas Güçlü'den daha gerekli bir insan(Türkiye'nin %99'u) çıkıp şu formatı alıp başka bir program yapsa ne de güzel olur dünya.
göt lalesi
leman tekrar laleleri yayınlamaya mı başlıyor acaba? bu hafta tekrardan başlayan lalelerin devamı olsa sevinirim. bir markaydı sonuçta bir zamanlar. ama hürriyeti nasıl lale seçecekler mesela?
28 Ekim 2008 Salı
ofis
galiba yiğitten verim alabilmem için bir adet ofis gerekiyor. şöyle sürekli en az birinin durduğu, birilerinin gidip geldiği bir bürom olsa şogüsel olacak. evet o zaman düzenli yiğit olabilirim. yani o kadar da iddialı değilim ama en azından yerim belli yurdum belli olacak. ofis kiralamanın en önemli kısmı büro eşyası seçmektir. en eğlenceli kısmı da odur. ben koltuğumu şimdiden seçtim masa falan halledilir.
blogger'ı ben açtırdım
2 gün e adalet bakanlığının bilgi edinme dairesine blogger.com'un kapatılış sebebini ve davanın kararın metnini istediğimi belirten mail atmıştım. ki böyle imzalı falan komik bi dilekçeydi neyse bi ara anlatırım onu. normalde cevap vermeleri gerekiyor çünkü bilgi edinme hakkım var. hiç olmadı bu bilgi gizlidir olmaz demeleri gerekiyor. neyse bunlar ... off ne diyeceğimi unuttum siktiret o kadar da komik değildi.
27 Ekim 2008 Pazartesi
Göknur Onur
Şimdi böyle biri varmış ben yeni duydum. adresi de http://www.goknuronur.com/ vtunnel'dan yazdığım için link veremedim. İddia ediyorum bu kızı dünya starı yapabilirim. Sadece dediklerime planıma uygun davranacak 3 sene sonra türkiye'nin tozunu atarız, 4-5 seneye de avrupa, amerikanın. Şimdilik kendisi bana ulaşabilir ama baktım o gelmiyor bir ara arar söylerim.
Çok ufak değişikliklere ihtiyacı var fakat demek ki kendisi de etrafındakiler de bunu göremiyor. Vah Vah.
Çok ufak değişikliklere ihtiyacı var fakat demek ki kendisi de etrafındakiler de bunu göremiyor. Vah Vah.
26 Ekim 2008 Pazar
Ertuğrul Özkök?
ekonomik kriz, ergenekon, terör, internette sansür, işsizlik... bir gazetenin, köşe yazarının yazabileceği o kadar çok konu var ki şu günlerde. en prestijli(!) gazetelerimizden biri olan hürriyet'in baş yazarı bugün bu mühim konulardan biri olan monika belluci bana verse kabul eder miyim etmez miyim, kim sikmem derse yalan söyler konusunda yazmış. vay anasını sayın seyirciler ya. 1-2 yıldır leman'da aksaray paşaoğlu var bu ve türevleriyle dalga geçmek için. ertuğrul özkök'ün bugünkü yazısından sonra behiç pek yazmayı çizmeyi bıraksın, istifa etsin. sen ki bunlarla dalga geçmek istiyorsun, abartılı köşe yazıları yazıyorsun leman'da ama bir kere bu kadar saçmalayamadın sevgili pek. burdan ertuğrul özkök'e boy boy sevgilerimi yolluyorum artık ne yapmak isterse onu yapsın sevgilerimle.
neler oluyor?
psp'mi kırdırdım doğubankta. sanki 20 ytlye yeni bi psp almış gibi oldum. nefis. bomberman oynuyorum.
khassinek yenileniyor. az kaldı.
blogblogu güzel gidiyor çıkışta.
eflatun nuri'nin yigitsevinc.com da tanıttığım eserini büyük boyda bastırıp odamın duvarına asma kararı aldım.
projeksiyon alıcaktım dolar oldu anasının amı.
dışarda da enfes bir yağmur var, tam ıslanmalık.
e-biznıs dersi için proje düşünüyoruz. bi e-bıznıs sitesi kurulacak. mmorpg karakterleri satışıyla ilgili bir site olabilir. satıcı ve alıcının ortasında durucaz komisyonu sakalımıza sürtücez.
khasop yapmak lazım bi ara
şimdiki hosting firmasından da kurtulmak lazım acilen.
3 vakte kadar para gelse bi yerden süper olur.
khassinek yenileniyor. az kaldı.
blogblogu güzel gidiyor çıkışta.
eflatun nuri'nin yigitsevinc.com da tanıttığım eserini büyük boyda bastırıp odamın duvarına asma kararı aldım.
projeksiyon alıcaktım dolar oldu anasının amı.
dışarda da enfes bir yağmur var, tam ıslanmalık.
e-biznıs dersi için proje düşünüyoruz. bi e-bıznıs sitesi kurulacak. mmorpg karakterleri satışıyla ilgili bir site olabilir. satıcı ve alıcının ortasında durucaz komisyonu sakalımıza sürtücez.
khasop yapmak lazım bi ara
şimdiki hosting firmasından da kurtulmak lazım acilen.
3 vakte kadar para gelse bi yerden süper olur.
22 Ekim 2008 Çarşamba
sandalyelere ne olacak?
istiklalin meydana açılan ağzına istiklale bakan koca, dev bir beyaz perde. nevizade girişine kadar sık sık sandalyeler. türkiyenin(belki de dünyanın) en büyük sinema gösterimi. giriş bedava. binlerce seyirci. tüm beyoğlu müziğini, ışığını kapıyor.
yüzlerce sinemacı da var seyircilerin içinde. hepsi bu büyük deneyimi yaşamak için gelmiş. dünya çapında yıldızlar veya yeşilçam emekçileri. yanlız başlarına kalabalığın içinde oturuyorlar. belki de senin yanında robert downey jr. var. demiyorsun ona amcık iron man'de oynamak hiç sana yakıştı mı diye. annenin yaptığı dolma dolu tencereyi uzatıyorsun robert'a(tencereyi değil dolmayı annen yapmış). ilk başta çekiniyo artiz sonuçta da alıyor yiyor bi tane. ne öküz adammış bi teşekkür bile etmedi de demiyorsun.
tam bir karanlık. gökyüzünde binlerce yıldız, sarı büyük ay. çekirdek, çay, bira dağıtan çocuklar dört bir yanda. aileler, cilveleşen aşıklar. polis de var elbet. ama onlar da sandalyelerinde, etrafla muhabbet ederek filmin başlamasını bekliyorlar. film başlayana kadar perdede benim koca bir vesikalık fotoğrafım. ana sponsor olmak kolay değil tabi. filmlere karar veremedim henüz ama şöyle bir bahsedelim ilkin büyük bir aksiyon bol patlama çatlamalı sebebi millet başta eğlensin ilgileri çekilsin konuşanlar sussun. sonra gelin'i veriyoruz. selpak dağıtıyor çocuklar. kimse konuşmuyor film esnasında. şehir susuyor.
sonra bir komedi. herkese hitap(b) eden. gülsün herkes. bir yaz akşamı 9'da başlıycak ilk film. sabahın ilk ışığına kadar sürecek. gitmek isteyenler için sabaha kadar bedava hizmet verecek minibüsler meydanda. gösterim geçim otobüsüyle 04:45 gibi bitiyor. az kişi kalmış. bazıları sandalyede uyumuş. dağıtılan battaniyelere sarılmış onlarca sevgili.
çay dağıtıyorum kendi elimle herkese. poğça(poğaça değil) da var yanında. peynirli. herkes birbirini selamlıyor ayrılıyoruz. yalnız başıma evime gidiyorum, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni'ni açıp o yaz günü 25 kiloluk yorganımın altına giriyorum. ohh ne büyük serinlik...
yüzlerce sinemacı da var seyircilerin içinde. hepsi bu büyük deneyimi yaşamak için gelmiş. dünya çapında yıldızlar veya yeşilçam emekçileri. yanlız başlarına kalabalığın içinde oturuyorlar. belki de senin yanında robert downey jr. var. demiyorsun ona amcık iron man'de oynamak hiç sana yakıştı mı diye. annenin yaptığı dolma dolu tencereyi uzatıyorsun robert'a(tencereyi değil dolmayı annen yapmış). ilk başta çekiniyo artiz sonuçta da alıyor yiyor bi tane. ne öküz adammış bi teşekkür bile etmedi de demiyorsun.
tam bir karanlık. gökyüzünde binlerce yıldız, sarı büyük ay. çekirdek, çay, bira dağıtan çocuklar dört bir yanda. aileler, cilveleşen aşıklar. polis de var elbet. ama onlar da sandalyelerinde, etrafla muhabbet ederek filmin başlamasını bekliyorlar. film başlayana kadar perdede benim koca bir vesikalık fotoğrafım. ana sponsor olmak kolay değil tabi. filmlere karar veremedim henüz ama şöyle bir bahsedelim ilkin büyük bir aksiyon bol patlama çatlamalı sebebi millet başta eğlensin ilgileri çekilsin konuşanlar sussun. sonra gelin'i veriyoruz. selpak dağıtıyor çocuklar. kimse konuşmuyor film esnasında. şehir susuyor.
sonra bir komedi. herkese hitap(b) eden. gülsün herkes. bir yaz akşamı 9'da başlıycak ilk film. sabahın ilk ışığına kadar sürecek. gitmek isteyenler için sabaha kadar bedava hizmet verecek minibüsler meydanda. gösterim geçim otobüsüyle 04:45 gibi bitiyor. az kişi kalmış. bazıları sandalyede uyumuş. dağıtılan battaniyelere sarılmış onlarca sevgili.
çay dağıtıyorum kendi elimle herkese. poğça(poğaça değil) da var yanında. peynirli. herkes birbirini selamlıyor ayrılıyoruz. yalnız başıma evime gidiyorum, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni'ni açıp o yaz günü 25 kiloluk yorganımın altına giriyorum. ohh ne büyük serinlik...
projeksiyon
başkanım
örnektepede metrobüsten iniyoruz ben, demirören ve birkaç adam. hızlı hızlı yürüyoruz böyle cemal kamacıya doğru. diyorum başkanım bir kaç adam tutalım bunlar yine oyun yapmaya başlarlar yavaş yavaş. dur daha sonlara doğru olur öyle şeyler diyo, olsun biz yine de 3-5 ajan alalım bu işle ilgilensin diyorum.
bilinç altım pek yalaka.
bilinç altım pek yalaka.
20 Ekim 2008 Pazartesi
e-atatürk
devletle en ufak bağı bulunan web sitelerinin hepsinde atatürk sayfası var. atatürk köşesi gibi. bu bir zorunluluk mu acaba yani bi kanunu mu var devletle ilişiği bulunan sitelerinde alakasız da olsa atatürk sayfası olacak diye yoksa... valla bulamadım yoksanın devamını. şimdi bir muhtarlığın sitesinde gördüm de o yüzden söylüyorum.
tam üç maymun
şimdi antalya altın portakal film festivalini sevmediğimi daha doğrusu hiçbir değer vermediğimi belirtmem gerekiyor. kime? bana. evet. cannes'ta en iyi yönetmen ödülü verilen üç maymun'a nasıl hiç adam gibi bir ödül çıkmaz, komik gerçekten. nedir bu kendini beğenmişlik mi? cannes jürisinden daha zeki olduklarını, daha üstün bir sanat anlayışlarının olduğunu mu düşünüyorlar hay allah yaz yaz bitmez.
onun haricinde bu güne kadar nbc filmlerine hiç ilgi duymayıp bir ödülden sonra "ay çok merak ediyorum" diyen başta arkadaşlarım olmak üzere tüm insanlığın götüne koymak istiyorum üzerinize afiyet.
onun haricinde bu güne kadar nbc filmlerine hiç ilgi duymayıp bir ödülden sonra "ay çok merak ediyorum" diyen başta arkadaşlarım olmak üzere tüm insanlığın götüne koymak istiyorum üzerinize afiyet.
19 Ekim 2008 Pazar
gelen kutusu
adobe flash
flash'la yapılmış web sitelerinden nefret ediyorum. kullan lazım olan yerlerde ama neden tüm siteyi onunla tasarlıyosun ne manası var anlayamadım anlayamam da. iyi bir bok olsa kendi sayfalarını flashla tasarlarlar diyorum. evet.
20 yıl sonra
birkaç kehanette bulunayım 20 yıl sonra hakkında. ilk kehanetim şudur ki 20 yıl sonra bilgisayar kasası diye birşey kalmayacak ve yerini bile bilmediğimiz çok ucuza kiraladığımız serverlerdan çekeceğiz tüm içeriğimizi. buradan yola çıkarak internetin de çok acaip bir forma kavuşacağını söyleyebiliriz(rim).
ikincisi ise televizyon hakkında. televizyon 20 yıl sonra tamamen tanınamaz hale gelicek. televizyonda internet bağlantısı zorunlu olacak ve tamamen ölçülebilir bir medya olacak.
ya yaa böyle işte. bunların ikisi hakkında sayfalarca yazabilirim de ne gerenk var okuyup anlayabildiyseniz ne mutlu anlayamadıysanız banane yaşayıp görün.
ikincisi ise televizyon hakkında. televizyon 20 yıl sonra tamamen tanınamaz hale gelicek. televizyonda internet bağlantısı zorunlu olacak ve tamamen ölçülebilir bir medya olacak.
ya yaa böyle işte. bunların ikisi hakkında sayfalarca yazabilirim de ne gerenk var okuyup anlayabildiyseniz ne mutlu anlayamadıysanız banane yaşayıp görün.
17 Ekim 2008 Cuma
Who Put This Dick On My Back?
Wall Street'te çalışan bir kardeşim var sanırım. Kesin bir kan bağımız var ya da ruh ikizim. Kriz olmuş borsanın anası sikilmiş umrunda değil, şakasının peşinde.
10 kere izledikten sonraki not: Baya baya sarışın bir kardeşim var sanırım.
15 Ekim 2008 Çarşamba
14 Ekim 2008 Salı
orta ad
şimdi orta adımı sildirmeye karar verdim ki yapıcam kesin. fakat şöyle birşey var ki adını bir kez değiştirdiğinde 2. kez ismini değiştirmek için dava açamıyorsun. yani çok kritik bir karar bu. mehtapla orta adımın yerine "dı gıreyt" koymaya karar verdik. bana mantıklı geldi: yiğit dıgıreyt sevinç.
tek kalem için kalemlik
yasemin tek bir kalem için kalemlik tasarlamış, üretmiş. siparişleri ben alıyorum 5 ytl fiyatı.
porofesyönel
Blogger will be unavailable Tuesday (10/14) at 8:00PM PDT for about 10 minutes for maintenance.profesyonelleri, profesyonelce iş yapanları saygıyla izliyorum. 10 dakikalık kesintiyi haber vermek ne demek. burdan türkiyedeki tüm hosting firmalarını selamlıyorum(annelerini).
proje danışmanı
yase yıldır:dedi ondan öğrendim proje danışmanlığını. dünyanın en kral işi olabilir benim için.
bilgimi satıyorum en güzel iş
Celal Tufik
Sonunda Jalal Toufic'ten kaçış olmadığını anlayıp dersini bırakmaktan vazgeçtim. Daha doğrusu bıraktım geri aldım denilebilir. Bence güzel anlaşabiliriz.
12 Ekim 2008 Pazar
yeni görünüm
evet böyle bir tasarım çıktı meydana sonunda. beğendim gibi. gelişir elbet az biraz daha da şimdilik kıyafetimiz budur. ilk blogger şablonumdur ilk göz ağrısıdır.
Etiketler:
blogger,
blogger şablon,
blogger tema,
blogspot,
şablon
basılı yayın
öncelikle cumhuriyet gazetesi'ne çıkmışım bugün vefa spor taraftarı olarak. sonra istanbul diye bir dergi var necidir bilmem ama vefa lisesi'ni 6-8 sayfa haber yapmış. son olarak da koala alın canlarım güzel dergi.
11 Ekim 2008 Cumartesi
geçim otobüsü
çok güzel bir film geliyor. hemide perşembe. yok çekmiyorum satın alıyorum. satın aldım aslında ödedim, girdi göte de perşembe gelecek işte. güzel bir gösterim yapmak lazım gelir.
çıplak kız resimleri
hoho madem tema değişiyor bu halinin amına götüne koyayım dedim. adtech de güzel bir olaymış daha önce bakmamak ayıpmış.
10 Ekim 2008 Cuma
yeni tema
yeni bir tema tasarladım da işleme koymak için uykumu almam gerekiyor öncelikle. yarın da güzel bir perpa gezisi var. hayat işte...
perpa
bizim mahalle eminönü'ye çok benziyormuş yeni farkettim. eminönü'nün belediyelikten çıkarılmasının(ne demekse) sebebi gündüz çok fazla insan olup(2,3 milyon) orada yaşayan çok az insanın olması. bizim mahallede de taş çatlasa 300 hane var fakat bir perpa var ki vay amına koyim 30.000 kişi girip çıkıyormuş günde. gövde büyüklüğü bakımından dünyanın en büyük monoblok gövdeli binasıymış. bunlar internet sitesinde yazanlar. girenlerin gitmek istedikleri yeri asla bulamadığını, en az yarım saat dolaşmak zorunda olduklarını yazmamışlar da olacak artık o kadar.
kurtlar vadisi
dün geç kaldım sandım da tesadüfen yakaladım kurtlar vadisi'nin bu sezonki ilk bölümünü. kurtlar vadisi'ni aşağılayan kesime yazıyorum bu yazıyı. aslında adam olma ihtimaliniz önümüzdeki bi 10 yıl içerisinde yok ama 10 yıl sonra akıllanırsanız(belki) ygt demişti dersiniz.
sevgili canlarım,
kurtlar vadisi şu an ekranlarda olan en kaliteli yapımdır. Görüntüsü, senaryosu, yarattığı atmosferi, -beğenirsiniz beğenmezsiniz- yarattığı kültürüyle çok çok başarılı bir televizyon dizisidir. sizin beğenmeme sebebiniz çok tabii ki de bir ikisini sayalım.
1-böle kurtlar vadisini krolar izliyo, mafyacılık falan övülüyo, gençler oradan görüp birbirini öldürüyo.
Şimdi bu söylediğiniz şeyler 2. şıkla çok fazla alakalı. dünya sinema tarihinde yeri çok büyük olan "Baba" serisinin adını bile andığımda dediğiniz laflar anlamsızlaşıyo, uçuyo gidiyo. orda da bu dediklerinizin hepsi vardı sadece "krolar izliyor" önermesi dışında. onun sebebi de onların beyinlerinin sizin kadar hastalıklı olmamasıdır. basit düşün, mutluluğa ulaş. gençlerin birbirini öldürmesinden bahsetmek bile istemiyorum. sen nasıl böyle büyük sosyolojik bir olayı bir diziye bağlayabilirsin?!...
2-türk yaptıysa ı ıhh!
bana göre en büyük sebebi bu. hop başka bir dünya düşündük ve bu diziyi holivud yapmış nbc'de pıraym taymda yayınlanıyor. %90 ihtimalle cnbc-e alıyor, yayınlıyor. ne derdiniz? siz yorulmayın ben cevaplayayım dizinin çıktığı saatlerde bilgisayarın başında "nete düşse de indirsek" derdiniz.
son olarak da şunu söyleyeyim ki bu sezonki ilk bölüm gibi bir dizi bölümü ben hayatımda izlemedim. dantel gibi işlenmiş ve sezonun sonunun şimdiden belirlendiği belli olan bir senaryo, marka olmuş bir isim ve alt markaları karakterler, yeni sezona çok cesur bir giriş...
sözün özü. kimseye izleyin demiyorum. dizinin devamı için sizin izlemeniz falan da gerekmiyor zaten. diyorum ki izlemediyseniz, izleyip anlayamadıysanız, entel(?!) olucam diye kaliteli türk yapımlarını kınayıp dışlıyorsanız susun arkadaşım konuşmayın, yokmuş gibi davranın.
saygılarımla(laf olsun),
ygt
sevgili canlarım,
kurtlar vadisi şu an ekranlarda olan en kaliteli yapımdır. Görüntüsü, senaryosu, yarattığı atmosferi, -beğenirsiniz beğenmezsiniz- yarattığı kültürüyle çok çok başarılı bir televizyon dizisidir. sizin beğenmeme sebebiniz çok tabii ki de bir ikisini sayalım.
1-böle kurtlar vadisini krolar izliyo, mafyacılık falan övülüyo, gençler oradan görüp birbirini öldürüyo.
Şimdi bu söylediğiniz şeyler 2. şıkla çok fazla alakalı. dünya sinema tarihinde yeri çok büyük olan "Baba" serisinin adını bile andığımda dediğiniz laflar anlamsızlaşıyo, uçuyo gidiyo. orda da bu dediklerinizin hepsi vardı sadece "krolar izliyor" önermesi dışında. onun sebebi de onların beyinlerinin sizin kadar hastalıklı olmamasıdır. basit düşün, mutluluğa ulaş. gençlerin birbirini öldürmesinden bahsetmek bile istemiyorum. sen nasıl böyle büyük sosyolojik bir olayı bir diziye bağlayabilirsin?!...
2-türk yaptıysa ı ıhh!
bana göre en büyük sebebi bu. hop başka bir dünya düşündük ve bu diziyi holivud yapmış nbc'de pıraym taymda yayınlanıyor. %90 ihtimalle cnbc-e alıyor, yayınlıyor. ne derdiniz? siz yorulmayın ben cevaplayayım dizinin çıktığı saatlerde bilgisayarın başında "nete düşse de indirsek" derdiniz.
son olarak da şunu söyleyeyim ki bu sezonki ilk bölüm gibi bir dizi bölümü ben hayatımda izlemedim. dantel gibi işlenmiş ve sezonun sonunun şimdiden belirlendiği belli olan bir senaryo, marka olmuş bir isim ve alt markaları karakterler, yeni sezona çok cesur bir giriş...
sözün özü. kimseye izleyin demiyorum. dizinin devamı için sizin izlemeniz falan da gerekmiyor zaten. diyorum ki izlemediyseniz, izleyip anlayamadıysanız, entel(?!) olucam diye kaliteli türk yapımlarını kınayıp dışlıyorsanız susun arkadaşım konuşmayın, yokmuş gibi davranın.
saygılarımla(laf olsun),
ygt
o demiştidi
abd'de başlayıp tüm dünyanın amına koymaya hazırlanan(ve şimdiden koyan) ekonomik krize karşı sol ve özellikle komünist kesim "marx demişti" gibisinden şeyler söylüyorlar. hatta bi ana haber bülteni "abd'de emperyalizm çöktükten sonra komünizm mi gelecek" gibisinden saçma laflar bile etti. işin kötüsü sovyetler niye dağıldı diye uğraşmak istediğiniz komünist arkadaşlarınızın bu ekonomik krizi 10 yıl sonra bile emperyalizmin ne kadar kötü bişi olduğunu ispat etmek için kullanacak olması. durup dururken abd yi savunuyo konuma geçirtmeyin beni canlarım, bu da gelir bu da geçer, yormayın kendinizi...
8 Ekim 2008 Çarşamba
4 Ekim 2008 Cumartesi
sabah sporu
3 Ekim 2008 Cuma
am sik göt biberlik
göt her türlü önde. am yakından takip etse de göte karşı bir şansı olduğunu düşünmüyorum beni esas düşündüren günler sonra sikin seçilmesi. kim acaba?
çıkmaz demeyin
istediklerimi yapabilmem için 2-3 kere üst üste milli piyango, sayısal loto falan çıkması lazım. çok feci fantezilerim var hepsini gerçekleştirmek(tittirmek) istiyorum.
neler oldu?
pixel şeysi bitti gibi. baya baya azcık kaldı fena da olmadı gibi.
onun haricinde mehmet beyimiz doyamadı, yetinemedi. Eh napalım bir kez daha vermek zorunda kaldım PES'de eline. Hastalığımdan ve maçın sonuna doğru artık geyiğe vurmamdan dolayı 1-7 mehmet'in galibiyetiyle biten maçtan sonra 9-3 ve 8-1 gibi farklı skorlarla galibiyete ulaştığımızdan dolayı mutluyuz, gururluyuz.
son olarak da şuraya da bir bakayım da aman eksik kalmayayım.
onun haricinde mehmet beyimiz doyamadı, yetinemedi. Eh napalım bir kez daha vermek zorunda kaldım PES'de eline. Hastalığımdan ve maçın sonuna doğru artık geyiğe vurmamdan dolayı 1-7 mehmet'in galibiyetiyle biten maçtan sonra 9-3 ve 8-1 gibi farklı skorlarla galibiyete ulaştığımızdan dolayı mutluyuz, gururluyuz.
son olarak da şuraya da bir bakayım da aman eksik kalmayayım.
1 Ekim 2008 Çarşamba
Bayram Şekeri
Söz verdik sözümüzde durduk. Özellikle Ceren'in(Kayıp Balık Emo'yu o ısmarladı) ondan sonra tüm sevenlerimin bayramını kutlar esenlikler dilerim..
Neredeyse hikayesini yazmayı unutuyordum. Kayıp balık Emo'muz okyanusunda kaybolur tee haliç girişine kadar gelir. Orada karaya çıkar evrim falan basit işler. Ben Emo'yla tam karadaki hayata alışmaya çalışırken karşılaştım ve Cihangir merdivende böyle bir fotoğrafını çektim. Basından da sakladığım bu fotoğraf siz değerli okuyucularıma armağan olsun. Ne mutlu türküm diyene.
Neredeyse hikayesini yazmayı unutuyordum. Kayıp balık Emo'muz okyanusunda kaybolur tee haliç girişine kadar gelir. Orada karaya çıkar evrim falan basit işler. Ben Emo'yla tam karadaki hayata alışmaya çalışırken karşılaştım ve Cihangir merdivende böyle bir fotoğrafını çektim. Basından da sakladığım bu fotoğraf siz değerli okuyucularıma armağan olsun. Ne mutlu türküm diyene.
si(ğ)nem
Muronun filmiyle arog'u merak içerisinde bekliyorum. film ekimi de alışkanlık yoksa hiç de hevesli değilim.
29 Eylül 2008 Pazartesi
Bayram Hediyeniz Hazırlanıyor
yaşamla ölümü ayıran çizgi...
milliyet gazetesinden alıntıdır.
türk spor tarihinin en köklü kulüplerinden biri olan, 105 yıldır formasında siyah-beyaz renkleri kullanan beşiktaş spor kulübüne, renk uzmanından "enerji gücünü artırması" için "renklerini değiştir" önerisi geldi. yurt içi ve yurt dışında uzun yıllar araştırmalar yapan renk center
psikolojik danışmanlık eğitim merkezi’nin sahibi renk bilimci metin yahya üster, aa muhabirine yaptığı açıklamada, beşiktaş’ın simgesi haline gelen siyah ve beyazın aslında birer renk olmadığını öne sürdü. "bize göre beşiktaş’ta renk yok. çünkü siyah ve beyaz renk literatüründe
renk olarak kabul görmüyor" diyen üster, beyazın, renkleri meydana getiren bir çıkış noktası, siyahın ise renklerin kaybolduğu karanlık bir alan olduğunu ifade etti. üster, renk biliminin meydana gelişinde beyazın anaç olarak doğurgan bir renk potansiyeline sahip, temizlik, şeffaflık ve romantizm salgılamasına rağmen beyazda aktif bir güç olmadığını söyledi. üster, siyahta ise ölümü getiren, matemle iç içe olan, olumsuzluğu salgılayan bir enerji olduğunu savunarak, şöyle konuştu: "bize göre beşiktaş’ta renk yok. çünkü siyah ve beyaz renk literatüründe renk olarak kabul görmüyor. bir futbol takımının futbolcularının ten temaslı
giydiği forma renklerinin sahada futbolculara enerji vereceğini düşünürsek, bunu yasal doping olarak kabul edebiliriz. renkler bir kulübün sahip olduğu enerji potansiyelleridir. logo renklerinden tutun kulüpteki bütün renk görünümünün veya renksizliğin, o kulübü olumlu ve olumsuz yönde etkileyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın." beşiktaş’ın kurulduğu günlerde kırmızı rengi de kullandığını belirten üster, "beşiktaş’ın rüşdünü ispatladığı dönemlerin, o dönemler olduğunu saptıyoruz. sonra çeşitli sebeplerden ötürü kulübün kırmızıyı terk edip
renksizliğe dönüşüyle enerji gücünü kaybettiğini biz uzmanlar olarak tespit etmekteyiz" dedi.
üster, kulübün renklerini değiştirmesini ya da "siyah-beyaz" yerine "beyaz-siyah" olarak anılmasını önerdi. beşiktaş’ın "siyah-beyaz" olarak anılmasının enerji gücünün daha da düşmesine neden olduğunu iddia eden üster, amaçlarının "biz beyazla doğduk, siyahla öleceğiz" duygusunu benimseyen beşiktaşlılara ve bütün beşiktaş camiasına katkıda bulunmak olduğunu ifade etti. beşiktaş gibi siyah-beyaz formayla mücadele eden juventus’un başarılarında ise ekonomik durumunun ön plana çıktığını kaydeden üster, beşiktaş’ın
"kırmızı-turkuaz, turuncu-mavi, sarı-mor, yeşil-koyu pembe" renk gruplarından birini kullanmasını önerdi.
Yani şimdi ne desem boş. Renk Bilimci de ne? Eğer buysa tüm renk bilimcilerin kafasına sokayım. Ben buradan okudum. Aynı başlıkta arkadaşlar bir güzel cevaplamış zaten buradan da cevap verip adamı iyice meşhur etmeye gerek yok. Sadece Beşiktaş'la ilgili Zeki Demirkubuz'la yapılmış upuzun ropörtajdan kısa bir bölüm sunmak istiyorum. Alemin en kral blogu Futbol * Sinema * Bira'dan alıntıdır:
türk spor tarihinin en köklü kulüplerinden biri olan, 105 yıldır formasında siyah-beyaz renkleri kullanan beşiktaş spor kulübüne, renk uzmanından "enerji gücünü artırması" için "renklerini değiştir" önerisi geldi. yurt içi ve yurt dışında uzun yıllar araştırmalar yapan renk center
psikolojik danışmanlık eğitim merkezi’nin sahibi renk bilimci metin yahya üster, aa muhabirine yaptığı açıklamada, beşiktaş’ın simgesi haline gelen siyah ve beyazın aslında birer renk olmadığını öne sürdü. "bize göre beşiktaş’ta renk yok. çünkü siyah ve beyaz renk literatüründe
renk olarak kabul görmüyor" diyen üster, beyazın, renkleri meydana getiren bir çıkış noktası, siyahın ise renklerin kaybolduğu karanlık bir alan olduğunu ifade etti. üster, renk biliminin meydana gelişinde beyazın anaç olarak doğurgan bir renk potansiyeline sahip, temizlik, şeffaflık ve romantizm salgılamasına rağmen beyazda aktif bir güç olmadığını söyledi. üster, siyahta ise ölümü getiren, matemle iç içe olan, olumsuzluğu salgılayan bir enerji olduğunu savunarak, şöyle konuştu: "bize göre beşiktaş’ta renk yok. çünkü siyah ve beyaz renk literatüründe renk olarak kabul görmüyor. bir futbol takımının futbolcularının ten temaslı
giydiği forma renklerinin sahada futbolculara enerji vereceğini düşünürsek, bunu yasal doping olarak kabul edebiliriz. renkler bir kulübün sahip olduğu enerji potansiyelleridir. logo renklerinden tutun kulüpteki bütün renk görünümünün veya renksizliğin, o kulübü olumlu ve olumsuz yönde etkileyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın." beşiktaş’ın kurulduğu günlerde kırmızı rengi de kullandığını belirten üster, "beşiktaş’ın rüşdünü ispatladığı dönemlerin, o dönemler olduğunu saptıyoruz. sonra çeşitli sebeplerden ötürü kulübün kırmızıyı terk edip
renksizliğe dönüşüyle enerji gücünü kaybettiğini biz uzmanlar olarak tespit etmekteyiz" dedi.
üster, kulübün renklerini değiştirmesini ya da "siyah-beyaz" yerine "beyaz-siyah" olarak anılmasını önerdi. beşiktaş’ın "siyah-beyaz" olarak anılmasının enerji gücünün daha da düşmesine neden olduğunu iddia eden üster, amaçlarının "biz beyazla doğduk, siyahla öleceğiz" duygusunu benimseyen beşiktaşlılara ve bütün beşiktaş camiasına katkıda bulunmak olduğunu ifade etti. beşiktaş gibi siyah-beyaz formayla mücadele eden juventus’un başarılarında ise ekonomik durumunun ön plana çıktığını kaydeden üster, beşiktaş’ın
"kırmızı-turkuaz, turuncu-mavi, sarı-mor, yeşil-koyu pembe" renk gruplarından birini kullanmasını önerdi.
Yani şimdi ne desem boş. Renk Bilimci de ne? Eğer buysa tüm renk bilimcilerin kafasına sokayım. Ben buradan okudum. Aynı başlıkta arkadaşlar bir güzel cevaplamış zaten buradan da cevap verip adamı iyice meşhur etmeye gerek yok. Sadece Beşiktaş'la ilgili Zeki Demirkubuz'la yapılmış upuzun ropörtajdan kısa bir bölüm sunmak istiyorum. Alemin en kral blogu Futbol * Sinema * Bira'dan alıntıdır:
Siyah-beyaz rengin en büyük özelliği de odur; Dünyanın en büyük tezatlığıdır.
Bugün baktığım zaman inanın Beşiktaş dışında bir sürü şey artık bana ülkede boş gelmeye başladı. Çünkü insan biraz da böyle. İnsanın yüksek bulduğu, değer verdiği, akıldışı bile olsa bir şeyler olmalı. Öbür türlü hayatı yaşarken zorlanmaya başlıyoruz.
Kimse bana "Beşiktaşlı ol" demedi, Isparta'da öyle bir gelenek de yoktur zaten. Herkes ya Fenerliydi ya Galatasaraylı. Ben, o resimden o futbolculardan, özellikle de Kör Tuğrul'dan, Kör Tuğrul'un o tipsizliğinden etkilendim. Bazı insanların içinde doğal olarak var bu demek ki: Ben hayatta da güzelleri, yakışıklıları merak etmedim hiç. Bugün filmlerimde de bu var, hep daha karanlık şeyleri merak ettim.
Zeki Demirkubuz
Etiketler:
beşiktaş,
metin yahya,
siyah beyaz,
zeki demirkubuz
ramadan dı mobarek
Normalde ramazan ayını severim çok da zevk alırım da bu ramazan niye bu kadar kötü ve aksiyonsuz geçti anlamadım. O kadar sevindim ki ramazanın bitmesine yarın bayram yapıcam.
28 Eylül 2008 Pazar
flash cs4
sayın adobe,
filaşa bone özelliği eklemek için neden cs4'ü beklediğinizi inanılmaz bir şekilde merak ediyorum. işin kötüsü daha kullanmadım da eminim eksikleri vardır onları da cs5'te tamamlarsınız. yine de güzel olmuş. buradan tüm kral fm dinleyicilerine 2d'de adam gibi bone özelliği için Anime Studio'yu tavsiye ediyorum.
filaşa bone özelliği eklemek için neden cs4'ü beklediğinizi inanılmaz bir şekilde merak ediyorum. işin kötüsü daha kullanmadım da eminim eksikleri vardır onları da cs5'te tamamlarsınız. yine de güzel olmuş. buradan tüm kral fm dinleyicilerine 2d'de adam gibi bone özelliği için Anime Studio'yu tavsiye ediyorum.
standart?
standardizasyon hakkında bir yazı yazıcam, çok uzun ve acılı olacak, yıllardır biriktirdiğim nefreti kusacağım unutmamak için buraya not alalım.
onun haricinde yine uzun ve acılı yazımda da ayrıntılı bir şekilde paylaşak olduğum bir konuya değinmek isterim kısaca. web tasarımı yapan insanların hangi tarayıcıda nasıl görünecek diye bir kuşkusu olmasa onda şura olmamış öyle yapınca bunda şu oluyo gibi dertleri olmasa şu an internet 10 yıl ilerideydi. amınıza koyim tarayıcılar!
Okuyucuya Not: Sen bre deli kavat yıl 2008 hala siktiğimin IE6'sını kullanıyorsan sana kafam girsin bacaam girsin. illa ie'yse 7 var 8 var.
Mikrosofta Not: Bre amın oğlu ota boka güncelleme yükletiyosun birinde de ie6 ları ie7'ye 8'e yükselten bi güncelleme çıkarsana!
onun haricinde yine uzun ve acılı yazımda da ayrıntılı bir şekilde paylaşak olduğum bir konuya değinmek isterim kısaca. web tasarımı yapan insanların hangi tarayıcıda nasıl görünecek diye bir kuşkusu olmasa onda şura olmamış öyle yapınca bunda şu oluyo gibi dertleri olmasa şu an internet 10 yıl ilerideydi. amınıza koyim tarayıcılar!
Okuyucuya Not: Sen bre deli kavat yıl 2008 hala siktiğimin IE6'sını kullanıyorsan sana kafam girsin bacaam girsin. illa ie'yse 7 var 8 var.
Mikrosofta Not: Bre amın oğlu ota boka güncelleme yükletiyosun birinde de ie6 ları ie7'ye 8'e yükselten bi güncelleme çıkarsana!
sözlük
ulan arkadaş ne çok sözlük(ekşi tarzı) varmış internette. yani bilmediğim birşey değildi tabii ki de 20-30 dur en fazla diyordum. Son bi haftalık acaip internet sörfümde(haha) en az 150-200 tane sözlük olduğunu farkettim. İşin ilginci hala artıyor. Demek ki talep var diyorum işin içinden çıkıyorum.
Büyük Lokma Ye...
Adamlar(tek adam da değil Frederic Barbier ve Catherine Bertho Lavenir) koca kitap yazmışlar medya tarihi hakkında. Adını da "Medya Tarihi" koymuşlar ki normal. Medyada bunca yıl olan gelişmeleri çok da güzel bir dil ve araştırmayla yazan bu ikiliyi kitabı sonuna kadar okumadığında adam sanırsın. Üşenmeden alıntılıyorum.
Burada altı çizilmesi gereken yer "inandırıcı görüntüler üretmek için yeterli olmadığı" kısmıdır ki iğrenç ama bence bir o kadar da komik bir espri yaparak zaten çizdim altını. Gelelim konumuza sen nasıl böyle büyük laflar edebiliyorsun. Kitap 96 basımı, 80'lerin başından eder 16 yıl. 16 yıl boyunca dijital görüntü yaratımındaki ilerlemeyi gözlemleyip haa demek ki daha da ilerleyecek diyemiyorsan neden kitap yazıyorsun? O kadar da abartmayayım gayet güzel bir araştırma yapılmış kitap için hakkını yemeyeyim. Ama demek ki kafa şartmış, öyle fransızca isimle dolaşmakla olmuyormuş.
Sayısal Görüntünün Belirsizlikleri
"1980'li yılların sonunda, sayısallaşmış görüntünün bağımsız bir kitle iletişim aracının, dönemin tüm grafik olanaklarını kullanacak olan özel bir anlatım biçiminin doğumuna yol açacağı düşünüldü. Bu konudaki başarısızlık ağırdır. Öncelikle, resmin kullanımı konusundaki teknik olanakların inandırıcı görüntüler üretmek için yeterli olmadığı kesin görülür..."
Burada altı çizilmesi gereken yer "inandırıcı görüntüler üretmek için yeterli olmadığı" kısmıdır ki iğrenç ama bence bir o kadar da komik bir espri yaparak zaten çizdim altını. Gelelim konumuza sen nasıl böyle büyük laflar edebiliyorsun. Kitap 96 basımı, 80'lerin başından eder 16 yıl. 16 yıl boyunca dijital görüntü yaratımındaki ilerlemeyi gözlemleyip haa demek ki daha da ilerleyecek diyemiyorsan neden kitap yazıyorsun? O kadar da abartmayayım gayet güzel bir araştırma yapılmış kitap için hakkını yemeyeyim. Ama demek ki kafa şartmış, öyle fransızca isimle dolaşmakla olmuyormuş.
Kanıtımız da Mahir Ateş'ten gelsin.
Not: Bu çalışma dijital(sayısal) görüntü üretiminin 2007 senesinde geldiği noktadır, ilerleyecektir ve iddia ediyorum ki on sene içerisinde animasyon olduğu söylenmeden anlaşılmayacak kadar gerçekti animasyonlar yapılacaktır.
Etiketler:
Catherine Bertho Lavenir,
dijital görüntü,
Frederic Barbier,
mahir ateş
27 Eylül 2008 Cumartesi
şaka yapmak lazım
http://sevdatv.blogspot.com/2008/09/kazm-kanata-veda.html adresinde benim görselim kullanılmış. ben yapmadım tabi bu görseli, çarşıya forzabesiktas.com'a ait fakat benim serverımdan çekiliyor resim. Mesele onun bana kaybettireceği taş çatlasa 3-4 mb. değil. Hem güzel bir şaka fırsatı doğdu hemde manyak mısın kardeşim google bu kadar da sevilmez ki blogger ın zaten kendi depolama alanı var sana verilen niye benden ondan bundan çekiyorsun imajı?
uyumak mı uyumamak mı?
uyumamak. 4 saat sonra uyanmam lazım uyursam ama pek inandırıcı değil. ama sikerim bu sefer kendimi. bu kadar mı karşı koyamaz insan uykuya. eskiden zor da olsa kalkıyordum artık o da yok. vefa maçı var. sonra da karşıyaka. manasız bi futbol haftasonusu geçirecek bünye.
kitap
kitap okuyasım var ki bana bunu yaptırabilecek tek insan metin fidandır. biri bunun için de gaza getirsin hatta bunu hatırlatsa da yeter 3 kitabı var almak lazım gelir. ivit.
pişmiş kelle
keşke biri gaza getirse de pişmiş kellenin eski sayılarını toplasam yüzlerce liraya. hiç acımam. gerçekten farklı bir yeri vardır bende.
Tema
Galiba blogger için tasarlanmış sade adam gibi bi tema yok. sinir bozucu sanırım. bi de tema yapmaya teşvik,fik edici.
Tema
Galiba blogger için tasarlanmış sade adam gibi bi tema yok. sinir bozucu sanırım. bi de tema yapmaya teşvik,fik edici.
Eflatun Nuri
Eflatun Nuri'nin bu karikatürünü bir ara yiitsevnc.com a eklemek lazım. Vay amk. a.q. a.k. falan diyorum.
İki site tanıtalım
Birincisi renkhaber.com. Künyeden bişey çıkaramasam da Leman Yayınlarıyla bir ilgisi olduğu kesin. Ya da sadece sempatidir fakat bol dergi haberleri, ropörtajları. Güzel.
İkincisi atillaatalay.blogspot.com. Atilla Atalay'ı severiz. Bloguna bi kere daha denk gelmiştim de yazmayınca, firefox a kaydetmeyince unutuyor tabi insan.
İkincisi atillaatalay.blogspot.com. Atilla Atalay'ı severiz. Bloguna bi kere daha denk gelmiştim de yazmayınca, firefox a kaydetmeyince unutuyor tabi insan.
Etiketler:
atilla atalay,
haber sitesi,
leman,
leman yayınları,
renkhaber
Blok
Esas bloguma yazamıyorum, hem adımı taşıyor hemde yan resmiydi zart zurt eklemesi zor. İyi de bir sürü şeyi not almam gerekiyor. O zaman napıyoruz tee ne zaman aldığımız(almışız) blogger blogumuzu kullanıyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)